Zekat ve Hikmetleri
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Hamd; bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bizleri Kur’an’a muhatap kılan, Rabbimize mahsustur. Salât ve selam; Efendimize (sav) O’nun âline, ashabına, tabiin, etbau tabiin, ezvacının ve ehlibeytinin üzerine olsun.
اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَٓا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَٓا اَذًۙى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
“Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.” ( Bakara 262)
Değerli kardeşlerim ;
Zekat sözlükte artmak, üremek, çoğalmak, fazlalaşmak, düzelmek ve temiz olmak demektir.
Kur’anda otuz iki kez geçen zekat; bir terim olarak dinen, zengin sayılan müslümanların para, altın, gümüş, ticaret malı, hayvan, maden, sanayi ve toprak ürünlerinin belirli bir kısmını Tövbe Suresinin 60. ayetinde belirtilen gruplara verilmesi anlamına gelmektedir.
Namaz gibi bütün peygamberlerin tebliğinde var olan zekat ibadeti, İslam âlimlerinin çoğuna göre hicretin 2. yılında Ramazan orucundan sonra farz kılınmıştır.
Zekat İslam’ın beş temel esaslarından biridir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
بُنِىَ الإِسْلاَمُ عَلَى خَمْسَةٍ عَلَى أَنْ يُوَحَّدَ اللّٰهُ وَإِقَامِ الصَّلاَةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ وَصِيَامِ رَمَضَانَ وَالْحَجِّ
“İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’ın bir olduğuna inanmak, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmek.” (Müslim, Îmân, 19)
Değerli kardeşlerim;
Zekat ibadeti, toplum için en güzel sosyal yardımlaşmadır. Yüce dinimiz sosyal yardımlaşmaya büyük önem vermiş, çeşitli vesilelerle zenginlerin, yoksulları görüp kollamalarını emretmiş, zenginlere zekat yükümlülüğü getirerek bunu sistemleştirmiştir.
Peki, Rabbimiz zekâtı emrettiyse, başlı başına bir ibadet olması yanında, veren, alan, mal ve servet açısından bir çok hikmetleri ve faydaları olmalıdır,
Her şeyden önce Müslüman zekatla kulluk görevini yerine getirmiş, Allahın rızasını kazanmış, malını temizlemiş, kul hakkından kurtulmuş, bir anlamda ahiret için kendine manevi azık hazırlamış olur.
ZEKAT VEREN AÇISINDAN;
1-Kulluk bilincini diri tutmak;
Zekat öncelikle bir kulluk göstergesidir, çünkü zekat vermeyi emreden Allah’tır. Kulun vazifesi, nedenini sormadan, Rabbinin emrettiği yükümlülükleri yerine getirmektir, böylelikle Rabbinin emri doğrultusunda, canın yongası olan malını karşılık beklemeden infak eder ve kulluk borcunu öder. Rabbinin rızasını kazanır. Sahibi olduğu hiçbir şey onu Allah’a anmaktan alıkoyamaz.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَٓا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
(Münafikun 9)
2- Nimeti verene şükretmek ;
Şükür nimetleri verenin Allah olduğunu bilmek, verdiği nimetlerden dolayı onu övmek, nimetleri ibadet maksadıyla kullanmaktır.
Allah yeryüzündeki tüm varlıkları insana hizmet için yaratmıştır. Bu hizmetin gereği verilen nimetleri, Allahın emrettiği ve gösterdiği istikamette değerlendirmek Allah’a şükürdür. Şükretmek nimetlerin artmasına vesile olmaktadır.
لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
“Eğer şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım. Ve eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7.)
3- Cimrilik hastalığından korur;
Cimrilik, harcaması gereken malı, infak etmekten kaçınmak ve malı çok sevdiğinden dolayı başkalarına vermemektir. Cimriliğin asıl nedeni mal hırsı ve fakirlik endişesidir. Cimri kendisine verilen bunca malın sahibinin, Allah olduğunu unutur, tükenir endişesi ile elindekileri muhtaçlara vermekten kaçınır.
Efendimiz (sav) Esma Binti Ebu Bekire; Ey Esma, İnfakta bulun, infak ederken de sayma, Allah’da sana sayarak verir. Kesenin ağzını sıkma Allah rızkını daraltır. buyurmuştur. ( Sahih Müslim)
Zekat fertleri maddeye karşı, aşırı düşkünlükten ve cimrilik hastalığından koruyan bir ibadettir.(Haşr 9)
وَيُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ
4- Zekat yardımlaşma ve dayanışma bilincini canlı tutar;
Zekat , sosyal yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlayan bir işleve sahiptir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma; çalışma güç ve kudretine sahip olmayan ya da çalışmakla ihtiyaçlarını tamamen gideremeyen fakir ve yetimlerin muhtaç ve düşkünlerin temel ihtiyaçlarının toplum tarafından karşılanmasıdır.
Din kardeşinin ihtiyacını gidermek maddi sıkıntılarını çözmek ayet ve hadislerde teşvik edilmiştir . Hakiki Müminler başkalarının dertleriyle ilgilenmekten hoşlanan insanlardır, bunu yaparken de bir karşılık beklemezler. (İnsan 7-8)
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪ينًا وَيَت۪يمًا وَاَس۪يرًا اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُر۪يدُ مِنْكُمْ جَزَٓاءً وَلَا شُكُورًا
5- Mal ve servetin sahibinin Allah olduğunu idrak etmek;
Mülkün gerçek sahibi Allah’tır, bu nedenle mülk üzerinde tasarruf yetkisi de ona aittir çünkü yaratan, rızık veren O’dur. (Ali İmran 26)
قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Kendilerini mülkün gerçek sahibi gibi görüp Allah yolunda infakta bulunmayanları Rabbimiz uyarıyor ve şöyle buyuruyor, (Hadid 10)
وَمَا لَكُمْ اَلَّا تُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلِلّٰهِ م۪يرَاثُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ
6- Hırs duygusunu frenler;
Rabbimiz Kur’an’da insanoğlunun mal ve servete karşı hırslı, dünyaya karşı da düşkünlüğünün olduğunu ifade ediyor. وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا “Malı aşırı derecede seviyorsunuz.” (Fecr 21)
لَوْ كَانَ لِابْنِ آدَمَ وَادِيَانِ مِنْ مَالٍ لَابْتَغَى ثَالِثًا، وَلَا يَمْلَأُ جَوْفَ ابْنِ آدَمَ إِلَّا التُّرَابُ، وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَى مَنْ تَابَ
“Ademoğlunun iki dere dolu malı olsa bir üçüncüsünü ister. Ademoğlunun bu muhteris gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz. Şu kadar ki (ihtirastan nefret edip) tövbe eden kişinin tövbesini Allah kabul eder.(Müslim)
Başta Kuran ve sünnet olmak üzere tüm İslami kaynaklar hırs ve tutkuları frenleyici ve olumlu istikamette yönlendirici mahiyette ahlaki prensipler ortaya koymuştur. İbadetlerin bu konudaki rolü büyüktür, özellikle zekat ibadeti, mala karşı olan hırsı kontrol altına alıcı ve düzenleyici bir fonksiyona sahiptir.
7- Kanaat duygusu geliştirir;
Kanaat, kişinin elinde bulunan nimete şükredip onunla yetinmesidir. Bunun zıttı hırstır. Kanaatkar insan başkasının servetinde gözü olmayan ihtiyaçlarını Allaha (cc) arz eden kişidir. Efendimizin (sav) ifade ettiği;
ِلَيْسَ الغِنَى عَنْ كَثْرَةِ العَرَض ولكنَّ الغِنَى غِنَى النَّفْس
“Zenginlik mal çokluğuyla değil gönül tokluğuyladır” hadisine uyarak kanaatkar olur.
Kanat sahibi insan dünyalık malı az da olsa, o yine mutludur, çünkü o bilir ki; mal mülk ve servet mutlak anlamda insanlığın mutluluğunu sağlamamaktadır. O yüzden Müslüman dünya malının cazibesine kapılmaz, kanaatkar olur zira kanaat tükenmeyen bir hazinedir.
8- Zekat mal sevgisinin, gönlü İşgal etmesine engel olur;
İslam, insanın dünyadan tamamen elini eteğini çekmesini istemediği gibi bütünüyle dünyaya yönelerek maddeye karşı aşırı derecede bağımlı olmasını da istemez. (Kasas 77)
وَابْتَغِ ف۪يمَٓا اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا
Zekat vermek mala karşı tamahkar olmaktan koruduğu gibi dünya ve ahiret arasındaki söz konusu dengeyi kurma yolunda da büyük bir adımdır.
Mevlâna; Dünya malı ile insanın durumunu, gemi ile suya benzetiyor, suyun gemi içerisinde olması durumunda geminin batıp, helak olacağını söylüyor,
O, suyun geminin dışında onu yüzdüren, menzile ulaştıran bir unsur olması gerektiğini ifade ediyor. Malımız mülkümüz arabamız olacak, ama o arabanın park yeri kalbimiz olmayacak,
ZEKAT ALAN AÇISINDAN;
1- Zekat alanla veren arasında gönül köprüsü oluşturur;
Zekat sayesinde insanlar arasında sevgi, saygı muhabbet ve kaynaşma söz konusudur. İnsanlar arasında zekat ibadetiyle gönül köprüleri oluşur.
2- Alan ihtiyacını karşılar;
Çalışmakla temel ihtiyacını karşılayamayan kişi, zekat sayesinde insanlara el avuç açmaktan kurtulur, böylelikle mükerrem olan insan dilencilik yapmayarak onur ve izzetini korumuş olur. Zira Efendimiz (sav);
عِزُّ اَلْمُؤْمِنِ اِسْتِغْنَاؤُهُ عَنِ اَلنَّاسِ
Müminin izzet ve şerefi insanlara el avuç açmaması ile mümkündür.
3- Kin ve haset ateşini söndürür;
Allah nimetlerini kulları arasında belli ölçekte bizzat kendisi taksim eder, kimine çok kimine az verir. (Nahl 71)
وَاللّٰهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلٰى بَعْضٍ فِي الرِّزْقِۚ
Zekat, fertlerin karşılıklı olarak kardeşlik, sabır kanaat ve kadere rıza gösterme gibi ahlaki duygular edinmesini sağlar, böylece servet sahibi gururlanmadığı gibi, fakirin de ona karşı kin ve düşmanlık duymaması söz konusu olur.
4- Çalışıp kazanmaya ve üretkenliğe teşvik eder;
İslam’da zekat vermek zekat almaktan daha makbuldür Efendimiz;
اَلْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى
Veren el alan elden daha hayırlıdır, buyurmaktadır. Bu bakımdan daha hayırlı bir konuma yükselmek isteyen bir mümin, zekat verme bilinci sayesinde helalinden çalışıp kazanmaya, üretken olmaya ve meşru yoldan servet edinmeye gayret edecektir.
MAL VE SERVET AÇISINDAN;
Zekatın hukuki ve dini değeri olan, “mütekavvim” maldan verilmesi ve bu malın helal yollarla kazanılmış olması şarttır. Bu maldan verilen zekat;
1-Mal ve serveti arındırır;
Zekat ile helalinden kazanılmış olan maldan hak sahiplerinin payı ayrılıp verildiği zaman mal ve servet temizlenir. Bu bir bakıma biriktirilip stok edilen malın zekat sayesinde kirden arınması sağlanır.
خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا
Onların mallarından onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al (Tövbe 103)
Dolayısıyla Zekât zengini kibirden, fakiri kinden, malı da kirden arındırır.
2- Mal ve serveti bereketlendirir;
Zekâtı verilen mal, adeta bir meyve ağacı gibidir, kişi meyve ağacının sulama, budama gibi işlerini iyi yaparsa o ağacın kesilen ve budanan dallarına rağmen ürünü çok ve bereketli olur, sahibini sevindirir işte zekat ve sadakalarda bunun gibi malın bereketini artırır.
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ
Allah faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır ve bereketlendirir (sadakadan maksat,hem farz olan zekat hem de nafile olarak yapılan her türlü bağış) (Bakara 276)
3- Mal ve Serveti Sigortalar;
Zekâtını hakkıyla verip sorumluluklarını yerine getirince, hak sahiplerinin hakkını ödemiş, böylece onların haset, kıskançlık kin, gasp ve hırsızlık gibi her türlü kötü duygu düşünce ve eylemlerine karşı canını ve malını manen sigorta etmiş olur.
Zira Efendimiz (sav) ; “Mallarınızı zekat vermek sureti ile koruma altına alın” buyurarak zekatın, servetin manevi bir sigortası olduğuna dikkat çekmiştir.
4-Faniyi ebedi kılar;
Zekâtın asıl hikmeti, geçici olan malı kalıcı hale getirerek, ahiret yatırımına dönüştürmesidir.
Rabbimiz;
وَاَنْفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُمْ مُسْتَخْلَف۪ينَ ف۪يهِۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَاَنْفَقُوا لَهُمْ اَجْرٌ كَب۪يرٌ
Sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan Allah yolunda harcayın, içinizden iman edip de Allah yolunda harcayanlar var ya onlar için büyük bir mükafat vardır. (Hadid 7)
Asıl kazanç ahiret için yapılan yatırımdır, Efendimiz (sav), Allah (cc) için malından tasadduk edenlerin asıl mal sahibi olduklarını şu hadiste bize bildirmektedir
يَقُولُ ابْنُ آدَمَ مَالِى مَالِى – قَالَ – وَهَلْ لَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مِنْ مَالِكَ إِلاَّ مَا أَكَلْتَ فَأَفْنَيْتَ أَوْ لَبِسْتَ َأَبْلَيْتَ أَوْ تَصَدَّقْتَ فَأَمْضَيْتَ
İnsanoğlu malım malım der durur, halbuki senin malın sadece yiyip tükettiğin veya giyip eskittiğin ya da sadaka olarak verip kalıcı yaptığındır. (Müslim, Zühd, 3)
Selam ve dua ile…
Osman KELEŞ
Hocam Allah razı olsun Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum