İSLAMİYETTE KADININ ÖNEMİ
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Allah (cc) insanı kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsten yaratmıştır. Her iki cinsinde yaratılış farklarından dolayı üstlendikleri rollerde de farklılıklar meydana gelmektedir. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde kadın önemli bir konumdadır. Bu itibarla toplumların oluşumunda kadının payı göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.
İslam dini; gerek özel, gerekse toplumsal hayatta kadını saygıdeğer bir birey olarak görmüştür. İslam tarihinde kadının sosyal, hukuki ve manevi statüsünün belirlenmesinde Kur’an ve Sünnet bizlere yol gösterici birer kaynak olmuştur.
Değerli okurlar;
İslam dininin kadına verdiği önemi daha iyi anlayabilmemiz için İslamiyet öncesi toplum ve dinlerdeki kadının statüsünden kısaca bahsetmemiz yerinde olacaktır. Tarih boyunca kadının ikinci sınıf insan olarak görüldüğü ve ezildiği bilinmektedir. Eski Roma ve İran Medeniyetlerinde kadının insan olup olmadığı tartışılmıştır[1]. Antik Yunan Medeniyetinde erkeğin kadının üzerinde sınırsız söz hakkına sahip olduğu ve tıpkı bir köle gibi alınıp satıldığı görülmektedir[2]. Ayrıca klasik Yahudi literatüründe her gün yapılan sabah ibadetlerinde okunan dualarda “Rabbim beni kadın yaratmadığın için sana şükürler olsun.”[3] denilerek kadınlar aşağılanmaktaydı. Hristiyanlığa göre ise kadın şeytanın oyuncağı olmuş, Adem’e yasak meyveyi yedirerek asli suç denilen günahı işlemiştir. Bu anlayışta da kadın fitne ve fesadın kaynağı ilan edilmiştir[4]. Cahiliye döneminde ise soy erkekten devam ederdi. Dünyaya gelen kız çocuğunun hiçbir kıymeti yoktu. Kız çocukları en temel hakları olan yaşama hakkından mahrum bırakılıyor yada köleleştiriliyordu.
Kur’an ve Sünnette Kadın
Tüm dünyada hal böyle iken Allah Teala kadını ayetlerine bir muhatap ilan ederek onurlandırmış ve kadını saygıdeğer bir konuma yükseltmiştir. “Mümin olarak erkek veya kadın her kim salih ameller işlerse işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.“[5] Ayetinden mümin olup iyi işler yapan, güzel davranışlarda bulunanlar cinsiyeti ne olursa olsun cennete girerler anlamını da çıkarabiliriz. Allah (cc) kadın ve erkeğin farklı vasıflarda yaratılmalarına rağmen kulluk boyutunda her ikisine de aynı yükümlülüğü vermektedir. Kadını ötelemeden ayetlerinde ona da hitap etmektedir. Kadını erkekten, erkeği de kadından üstün görmeyerek üstünlüğün ölçüsünü şu ayetinde belirtmiştir;
“Ey insanlar ! şüphesiz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah (cc) katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır (takvalı olanınızdır). Allah (cc) her şeyi hakkıyla bilmektedir her şeyden haberdardır.“[6]
İnsanın şeref ve değerini, kendi iradesiyle elde etmediği etnik aidiyet yada cinsiyetin değil kendi irade ve çabasıyla elde ettiği Allah’ın (cc) emirlerine uygun davranışları belirliyor. TAKVA sözlükte sakınmak korunmak anlamına gelmektedir. Literatürde ise dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram ve günahlardan kaçınma hususunda gösterilen titizlik anlamında bir kavramdır. Bu ayetinde Allah (cc) üstünlüğün ancak ve ancak takvada olduğunu belirtmektedir.
Kur’an-ı Kerimde kadınların toplumsal ve özel hayatlarını düzenleyen bir çok ayet bulunmaktadır. Nisa (kadın) isimli bir surenin varlığı kadının önemine bir kez daha işaret eder. Nisa suresi bir sembol ve o dönemin toplumunda bir inkılaptır.
Her iki cinsinde aralarında fiziksel ve duygusal yönden elbette ki farklı vasıfları vardır. Bu farklılıkların bir çok hikmetleri bulunmaktadır. İslam dini hassas, nahif ve kırılgan yapısına uygun olarak kadını korumaya alır. İşte toplumun kısıtlama olarak gördüğü bu koruma sayesinde kadın, gerçek değerini bulacaktır.
Değerli okurlar;
İslam’da kadının önemi konusunda hayatımıza aktarabileceğimiz bir diğer kaynak Hz Muhammed’in ﷺ konu hakkındaki sözleri ve uygulamalarıdır. Allah Resulü bir gün veda haccı için yola koyulmuşlardı. Kalabalığın arasında Peygamberimizin ﷺ sevgili eşleri de vardı. Enceşe’nin güzel sesine adımlarını uyduruyorlardı. Habeş asıllı bir zenci olan Enceşe, kutlu yolculuğun coşkusu ile şiirler okuyor, nameleri develeri coştururken, dinleyenleri mest ediyordu. Ama bu kadar ritim ve heyecan develeri hızlandırmış ve sarsıntıları hanımları rahatsız eder hale gelmişti. Peygamberimiz ﷺ endişelendi ve her zamanki nezaketiyle Enceşe’ye seslenerek “Enceşe aman sakin ol! kristallere dikkat et!” diye onu uyardı[7]. (El-Kavarir; kristal yada cam). Hz Muhammed ﷺ başta kendi hanımları olmak üzere, yolculuk yapan hanımları bu kelime ile nitelendirmiş yani kadınların kristaller gibi değerli, kırılgan ve narin olduklarını bu özelliklerine binaen onlara daha hassas davranılması gerektiğini ifade buyurmuştur . Bu mükemmel bakış açısına hayran olmamak mümkün mü!
“Kadın, erkek için; erkekte, kadın için yaratılmıştır” diyebiliriz .
“Kadınlar erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.”[8] Kadın ve erkek birbirine destek veren, birbirlerinin eksik yönlerini tamamlayan, birlikte güzellikler meydana getirip yarım olmaktan çıkarak bütünü meydana getiren iki yarımdır. Parçanın birisinin zayıf düşürülmesinin bütünlüğü bozacağı aşikardır. O halde diğer yarıyı, kadını iyileştirmeliyiz ki bütünü tamamlayalım. Hz Muhammed ﷺ aile hayatında eşlerine daima nazik davranmış, onlara sevgi ile yaklaşmış, saygı ile dinlemiş, her konuda onlara destek olmuş bir eşti. Kız çocuklarının saçlarını okşayan, onlarla oyunlar oynayan ve onları eğiten iyi bir baba olmuştur.
“Allah’ın (cc) kadın kullarının, Allah’ın (cc) mescidlerine gelmelerine engel olmayın”[9] buyurarak Peygamberimiz ﷺ muhatap kitlesinin, yalnızca erkekler olmadığını her fırsatta hissettirir. Sosyal hayatın bir parçası olan cemaatinden kadını uzaklaştırmaz, sohbetini dinleme zevkinden onları mahrum etmezdi. Bir gün mescidde kılınan bir namazın ardından, kapıda yığılan kalabalık, kadınların çıkışına engel olurken, kadınların önce çıkması için erkek cemaati bir süre oturtup, kadınlara öncelik veren ince düşünceli bir peygamberdi.
Kadın, Allah’ın (cc) erkeğe emanetidir.
Veda hutbesinde;
“Kadınlar hakkında Allah’tan (cc) korkun çünkü siz onları Allah’ın (cc) bir emaneti olarak aldınız ve Allah’ın (cc) adını anarak nikah kıyıp kendinize helal kıldınız.”[10]
Hz Muhammed ﷺ öyle güzel bir üslup kullanmış ki; Erkek, Allah’ın (cc) emanetini teslim edebileceği kadar güzel bir mevkie konulmuş. Kadın ise Allah’ın (cc) sahiplendiği ve değer verdiği emaneti olarak görülmüştür. Erkekleri emanete haksızlık yapmamaları hususunda uyarmıştır. Asıl sahibi, emanetini aldığında emanet ettiği kişiye emanetine ne şekilde muamele ettiğinin hesabını soracaktır elbette.
Değerli okurlar sonuç olarak;
Allah (cc) kadını, ayetlerine bir muhatap ilan ederek onurlandırmıştır. Diğer taraftan Hz Muhammed ﷺ gerek sözleri gerekse davranışlarıyla kadının önemi konusunda insanlığa verdiği mesajlar gayet açıktır. İslam; kadını, bir meta, hayatı kolaylaştıran ve erkeğin menfaatlerini besleyen bir eşya olmaktan çıkararak, vazifeleri kadar hakları da olan bir insan konumuna yükseltmiştir. Kadın, kendi fıtratına uygun mesuliyetler üstlenmelidir aksi takdirde eşitlik adı altında fıtratına uymayan mesuliyetler kadına yük olacak ve onu yoracaktır . İslam dini cinsiyete değil insana odaklıdır. İnsan onuruna saygıyı emreder.
İslam dini sevgi ve şefkat dinidir. Sevgi ve şefkatin membaı olan kadının bu güzel özellikleri ortaya çıkarılır ve İslami ölçülere uygun şekilde muamele edilirse, o zaman kadın kendi özelliklerinin farkına vararak, bu farkındalıkla sevgi, şefkat ve muhabbeti, yetiştirdiği nesiller yoluyla topluma sunacaktır. Eğer ki kadını değersizleştirir ve bu güzel duyguları yok ederek arsızlaştırırsak, kendini başka mecralarda aramaya kalkışacak, toplumda güzel hasletlerden uzak bir nesil oluşacaktır. Öyle ise Müslüman kadın, Allah’ın (cc) ona verdiği değeri bilerek yaratılışındaki farklılığın kendine ne kazandırdığının farkında olarak Rabbine yönelmeli, Kur’an’da ve İslam tarihinde adı geçen örnek şahsiyetler olan kadınları kendine rehber edinmelidir. Müslüman kadın toplumun onu koyduğu yerde değil Rabbinin kadını koyduğu yerde durmalıdır. İslam çerçevesinde kendi statüsünü kendisi belirlemelidir .
Kısacası Müslüman toplumlarda kadının saygıdeğer bir statüye kavuşabilmesi için Kuran’ın emirlerine uyan, yasaklarından kaçınan, sünneti seniyyeyi hayatına ayna yapan Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar olmamız gerekmektedir.
Selam ve dua ile….
Elif ZOROĞLU
[1] Mehmet Zeki Canan , İslam Tarihi s 443.
[2] Ziya Kazıcı, İslam da Kadın, İlahiyat akademi dergisi 11 (2020) 3.
[3] M .Tayyib Okiç, İslamiyette Kadın öğretimi ( Ankara DİB yayınları 1981) 7 4 -Ziya Kazıcı İslam da Kadın , İlahiyat Akademisi Dergisi 11 (2020 ) 63.
[4] Ziya Kazıcı, İslam da Kadın , İlahiyat Akademisi Dergisi 11 (2020 ) 63.
[5] Nisa 4/ 124.
[6] Hucurat 49/13.
[7] B6202 Buhari, Edeb , 111.
[8] D236 Ebu Davud, Taharet , 94 9 -M990 Müslim, Salat ,136.
[9] M990 Müslim, Salat ,136.
[10] M2950 Müslim, Hac ,147.