AHİR ZAMAN
40. Âhir Zaman
Hz. Ebû Bekir (ra) Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki: “Biz öyle bir zamandayız ki İlâhî emirlerin dokuzunu yapıp, yalnız birini terketsek pek büyük hatâ etmiş oluruz. Bizden sonrakiler ise emirlerin dokuzunu terkedip yalnız birini işleseler pek çok sevaba nâil olurlar.” Bu emrin hükmü en ziyâde zamanımıza şâmil olmak lâzım gelir. Zîrâ zamanımızdaki gibi İslâmiyete karşı lâübâlilik, kayıtsızlık zuhûru hiç bir zamanda olmamıştır.
41. Emre İttibâ’ın Fazileti
Bir keresinde Cebrail (as) , dörtbin senede iki rekât namaz kılar ve “acaba bu benim kıldığım namaz gibi hiçbir kimse namaz kılabilmiş midir?” diye hatırına getirince Cenâb-ı Hak buyurur ki: “Âhir zamanda gelecek olan Muhammed Ümmeti’nin huzursuz ve bin türlü noksan ve kusurla kıldıkları iki rekât namaz İnd-i İlâhiyemde senin bu kıldığın iki rekât namazdan daha ziyâde hayırlı ve makbuldür. Çünkü, ben sana böyle bir namaz kıl diye emretmedim. Fakat onlara emretmiş ve mükellef kılmışımdır. Onların emre ittibâları dolayısıyla, kıldıkları ve kılacakları namaz, bana çok makbuldür.” İşte emre ittibâda böyle büyük bir şeref vardır.
42. Kimin İmânına Şaşılır
Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz bir gün Sahâbe-i Kirâm Hazretlerine sual buyurmuşlar ki: “Kimin îmanına şaşılır?” Onlar da: “Yâ Rasûlallah, meleklerin îmânına şaşılır” diye arzetmişler. Hz. Peygamber (sav) : “Hayır onlar Cenâb-ı Hakk’ı görürler ve bilirler. Onların Cenâb-ı Hakk’a îmân etmeleri kolaydır” buyururlar. Sahâbe: “Peygamberlerin îmânına şaşılır” diye arzetmişler. Peygamberimiz (sav) : “Hayır, onlara da Cebrâil Aleyhisselâm gelir, vahiy nazil olur. Peygamberân-ı izamın (yakînleri ziyâde olduğundan onların imanına da şaşılmaz.”
Sahabe: “Yâ Rasûlallah bizim îmânımıza şaşılır” diye arzettiklerinde, Peygamberimiz (sav) : “Hayır, sizin de îmânınıza şaşılmaz. Çünkü siz beni ve mucizelerimi gördünüz ve görüyorsunuz” buyurdu. Sahâbe: “Yâ Rasûlallah peki kimin îmânına şaşılır” diye arz ve istifsar ettiklerinde, Peygamberimiz (sav) : “Âhir zamanda benim ümmetimden gelenlerin îmânına şaşılır ki, bunlar Allah’ı bilmezler, beni ve mucizelerimi de görmediler. Onlar gayba îman getirdiler. İşte bunların îmânı pek taaccübe şayandır. Bunlar benim ihvânımdır. Bunlara pek ziyâde müştakım. Aah, bunları bir görsem” diye emr ü ferman buyururlar. Hattâ sahâbe-i güzin hazerâti: “Yâ Rasûlallah, biz de senin kardeşlerin değil miyiz?” diye sornuşlar. Peygamber Efendimiz (sav): “Hayır, onlar benim kardeşlerimdir, siz benim ashâbımsınız” diye emir buyurmuşlardır.
Aman biz kendi kadrimizi çok bilelim. O Habîb-i Hûdâ’ya ve Şefî-i rûz-ı Cezâ’ya, Rahmetenli’l-âlemîn, Fahrü’l-mürselîn Efendimiz hazretlerine kardeş olmanın kadr ve şerefini bilip ona göre amel edelim.
Hâce Osman Bedruddîn Erzurumî, Gülzâr-ı Sâminî Sohbetler, 40.,41. ve 43 sohbetler, Hâcegan Vakfı Yayınları, Ankara 2025.